21 Şubat 2012 Salı

30 bin yıllık meyve dokuları ile yeniden...

Rus bilim insanları, 30 bin yıllık meyve dokularını kullanarak bir bitkiyi yeniden oluşturmayı başardı. Araştırmacılar, elde edilen başarının ardından yok olan bitki türlerini ve mamut gibi Buz Çağı’nda yaşamış memelileri canlandırmayı planlıyor.

Rus araştırmacılar, sincapların kazdığı ve binlerce yıldır Sibirya’nın buz tutmuş toprakları altında yatan bir çukurda, meyve ve tohum dokuları buldu. Silene stenophylla, yeniden üretilen en eski bitki olurken, beyaz çiçekler ile tohum verdiği belirtildi.
ABD’de yayımlanan Proceedings of the National Academy of Sciences adlı dergide yer verilen araştırmada, buz tutmuş toprağın antik yaşam formları için doğal bir depo görevi gördüğü kanıtlanmış oldu.
Dergiye açıklama yapan Rus bilim insanları, “Buz tutmuş topraklarda yaptığımız araştırmalara devam ederek antik bir gen havuzu bulmayı amaçlıyoruz. Böylece dünyanın yüzeyinden uzun süre önce silinmiş yaşam formlarını yeniden hayata döndürebiliriz” ifadesini kullandı.
Kanadalı bilim insanları, geçmişte hayvanların açtığı çukurlardan buldukları tohumlarla çok daha genç bitkileri üretmeyi başarmıştı.
BİNLERCE YIL SONRA HALA AYNI
Rusya Bilim Akademisi’nden araştırmaya katılan Svetlana Yaşina, hayata döndürülen bitkinin modern haline çok benzediğini ve günümüzde Sibirya’nın kuzeybatısında yetiştiğini belirtti.
Silene stenophylla bitkisi, Puşkino kasabasında kurulan laboratuarda yeniden üretildi. Yaşina, “Bitkinin çevresine çok iyi adapte olduğunu ve başka bitkileri de üretmeyi amaçladıklarını” söyledi.
Rus araştırmacılar, binlerce yıl öncesinden kalan meyve ve tohumları, Sibirya’nın kuzey doğusundaki Iower Kolyma Nehri’nin sahil şeridinde gömülü olan olan onlarca fosil çukurdan bir tanesinde buldu. Fosillerin, 30 ile 32 bin yıl öncesine ait olduğu ifade edildi.
Fosillerin birbirilerine yapışması ve üzerlerinin tamamen buzla dolması, çukurların dış etkenlerden uzak, doğal depolara dönmesini sağladı.
Araştırmada yer alan ve yıllardır sincap çukurlarını araştıran Stanislav Gubin, “Sincaplar donmuş toprağın altına futbol topu büyüklüğünde onlarca çukur kazdı. Çukurları ilk önce ot dolduran sincaplar, daha sonra hayvan kürkleriyle yiyeceklerini mükemmel bir şekilde koruyacak depolar oluşturdu” dedi.
MAMUTLAR BİR GÜN CANLANABİLİR
Ruslar büyük keşiflerini yerin 38 metre altında yaptı. Bu derinlik, mamut, bizon, at, geyik ve gergedan kemiklerinin bulunduğu derinliğin bile altında.
Gubin, donmuş toprağın, dokuları on binlerce yıl saklayabildiğini kanıtlayan araştırmanın ardından, bir gün Buz Çağı canlılarının da hayata dönebileceğine dikkat çekti.  Rus bilim insanı, “Eğer şansımız varsa, aşağılarda bir yerlerde donmuş sincap bulabiliriz… Sonra da bu yol mamutlara kadar uzanabilir” yorumunu yaptı.
Japon bilim insanlarının da donmuş hayvan kalıntılarına ulaşmaya çalıştığını söyleyen Gubin, “Burası bizim topraklarımız, bunu ilk başaran biz olacağız” dedi.

-Haber ntv-bilim sayfasından alınmıştır-

1 Aralık 2011 Perşembe

Sirus

GüneşSemboller
Sirius, galaksinin bulunduğu bölgesine güç dağıtan, 'Güneş'in ardındaki spirituel güneş'tir. (Doris Lessing)
Mısır'daki Ra güneşi Sirius güneşini ifade eder. (Ergün Arıkdal)
Işığın, ısının ve yaşamın kaynağı olan Güneş'e tüm uygarlıklarda ilâhî bir nitelik verilmiştir. Güneş ilâhîliğin bütün niteliklerini kendinde toplayan kolektif bir semboldür. Platon onu hayrın ve bilginin sembolü olarak kabul etmiştir. Birçok tradisyonda ilâhî ışığın yeryüzündeki sembolü ateş, göklerdeki sembolü ise Güneş ve her biri birer güneş olan yıldızlardır.
Güneş hemen hemen tüm tradisyonlarda rastlanan bir semboldür.
Güneşin bu denli önemli bir sembol olmasının nedenleri olarak şu görüşler ileri sürülmektedir:
- Çevresine etkide bulunan bir güç kaynağı olan Güneş'in insanın görüş menziline giren en kudretli nesne oluşu.
- Çıkardığı ışıkla karanlıkları aydınlatması, gerçeklerin görülmesini sağlıyor oluşu.
- Biçiminin dairesel oluşu ve gökteki daire oluşu.
- Yeryüzünde yaşamın sürmesi için canlıların muhtaç olduğu doğal bir ışık ve ısı kaynağı oluşu.
- Ezoterik tradisyona ve Teozofik kaynaklara göre, çok eski bir "devre"de yoğun bulut katmanlarından dolayı yeryüzünden görülemeyen Güneş'in ilk kez görüldüğünde insanlarda derin hayranlık duygusu yaratması, bu derin hayranlığın nesillerce unutulamayışı ve Güneş'in insanlığa ilâhîliğin sembolü olarak bildirilmiş oluşu.
Ezoterik kaynaklara göre "doğru yolu benimsemiş bir topluluğa önderlik eden 'Manu' adındaki bir lider, eski bir zamanda Orta Asya'da bu topluluğa ya da inisiyelerine şu konuşmayı yapmıştır: "Atalarınız ilahlarla birlikte yaşıyorlardı. Artık ilahlar nadiren gözükecekler ama, siz insanlara bağlılık nişanını bıraktılar (nişan sözcüğüyle Güneş, kimi kaynaklara göre ise gökkuşağı kastediliyor). Yasalara göre yaşayınız! Size tekrar geleceklerdir. Enkarne olarak geleceklerdir. Ey kadınlar, temiz kalınız! Çünkü gelecek neslin kahramanlarına gebe olacaklar sizlersiniz. (Güneş'i göstererek sözlerine şöyle devam eder:) İşte Ulu Tanrı'nın imajı. Ona doğru ilerlemek gerek." Böylece Güneş aryen ırkının kutsal sembolü ve ilâhîliğin ilk sembolü olmuştur. Dünya'nın daha süptil bir yapıda olduğu çok eski "devre"lerde göğün aşırı derecede bulutlarla kaplı olmasından dolayı Güneş'in insanlarca görülemediği, insanların Güneş ve yıldızları bu bulutların dağılmasından sonra görebilmiş olduğu bilgisini çeşitli halkların mitolojilerindeki efsaneler, de doğrular görünmektedir. Bir Maya metninde o devrin özelliği olarak, "bir çeşit sis "in varlığından söz edilir.
Bu bilginin sembolize edildiği tradisyonlardan şu örnekler verilebilir:
- "Ne Ay ne Güneş varmış, insanlar uçarlarmış, uçanlar ısı verir, ışıklar saçarlarmış."
(Altay Türkleri'nin bir efsanesinden)
- "İnsanoğlu yaşarmış Tanrı nın gök­lerinde, ne suç ne günah varmış insanın köklerinde.
- İhtiyaç duymazlarmış ne Ay ne de Güneş'e, Tanrıyla yaşarlarmış, yokmuş gerek bir eşe." (Kalmuk Türkleri'nin bir efsanesinden)
- "O devirdeki varlıklar şekilsizdi. Konuşmasını biliyorlardı. Daha güneş görünmüyordu." (Maya kutsal kitaplarından Popol-Vuh)
- "Yer henüz aydınlatılmamıştı, ne Güneş ne de Ay vardı"
(Maya kutsal kitaplarından Chilam-Balam)
- İnsanlar Güneş'i görmedikleri bir dönemde ilahlarla doğrudan temas halindeydi.
(Doğu tradisyonlarında hemen hemen anonim olan bir inanış)
- " Nommo'nun gemisi Yer'e konduğunda insanlar ilk kez Güneş'in doğuşuna tanık oldular. Güneş önceden de mevcuttu, fakat Amma onu batıya itmiş olduğundan insanlar onu göremiyorlardı. Güneş doğduktan sonra Sirius yol gösterdi. Güneşimiz ile evlendi." (Dogon tradisyonu)
- Güneş'i fiziksel olarak temsil eden objelere İnkalar'da, Mayalar'da, Eski Mısır'da, Şamanizm'de, Anadolu uygarlıklarında ve diğer birçok tradisyonda rastlanır.
Adı Güneş'in ya da yıldızın doğduğu ülke anlamına gelen Anadolu'nun ortasındaki küçük bir bölgede mevcut olmuş, herhangi bir yazı sistemine sahip olmadığı sanılan Alacahöyük kültürüne ait bir çok metal disk bulunmuştur. Güneşi temsil ettiği sanılan bu disklerin üzerlerinde üç adet haçlı daire, onbir ışın, üçlü hayvanlar (geyik-boğa), iki yaylı spiral, daire gibi başka sembollere de rastlanır. (Alaca­höyük'te bulunan bir disk üzerinde yapılan ölçümler, diskin üç gezegenin Güneş'e olan uzaklıkları esas alınarak yapılmış olduğunu ortaya koymuştur.)
Asya Şamanizminde güneşi temsil eden sembollere bazen şaman giysilerinde ve külahlarında bazen de davulların üzerinde rastlanır. Yakut Şamanizminde güneş bazen şaman giysilerindeki ortası delik dairelerle bazen de metal halkalarla temsil edilir. İnka ve Maya başlıklarında Güneş dairesel biçim verilen tüylerle temsil edilir. Kelt, Hint ve Orta Asya'nın Türk ve Moğol tradisyonlarında Güneş'e dişil bir nitelik verilir. Güneş'e çok önem vermiş uluslardan biri de Türkler 'dır. Proto - Türkler Güneş'e çok önem veren bir ulus olmakla birlikte Güneş'e tapmamışlardır, (Zaten Türk şamanizminde tapınmacılık yoktur.) Günümüzdeki Uygurlar, dualarında "Ey Güneş'i ısıtan Tanrı!" derler. Proto -Türkler'e ait eski tasvirlerde (Tamgalı Say) güneş kimi zaman çift olarak temsil edilir ki, buna bir Hitit kabartmasında da rastlanır.
Güneş'in ışınlar yayar biçimde temsilini Moğollar obalarını ve Çinliler pagodalarını kurarken kullanmışlardır, Çin'deki şehircilik anlayışında halen kullanılan bu güneşsel yayılım tarzını kimileri ley hatları sanatı diye de bilinen feng-shui sanatına bağlar. Güneş ışınlarının yayılımını esas alan geometri Pisagor sembolizminde de önem kazanmıştır. Güneş, inisiyelere de adını vermiştir. Bir çok tradisyonda inisiy elere "Güneş'in Oğulları" (Altay ve Japon tradisyonları), "Işığın Oğulları" (Sabiî tradisyonu), "Doğan Ra Yıldızı'nın Oğulları" (Eski Mısır tradisyonu) gibi adlar verilmiştir.
Tradisyonlarda Güneş'le ya da spirituel güneşle ilişkilendirilen semboller hayvanlardan arslan, kartal, şahin, boğa, çiçeklerden gül, lotus, nergis, metallerden altın, şekillerden dairedir. Merkezinde nokta bulunan daire, Eski Mısır hiyerogliflerinde hem fiziksel güneşin, hem "spirituel güneş »in ideogramı olarak, hem de "ışık" ve "zaman" anlamına gelen bir determinatif işareti olarak kullanılırdı. 
Güneş sembolünün tradisyonlardaki başlıca anlamları şöyle açıklanabilir:
1- Güneş sembolünün tradisyonlarda genellikle Semavi Yönetim'i ve çeşitli fonksiyonlarını simgelemek üzere kullanıldığı görülmektedir. Tradisyonlarda göğe kutsallık verildiği, ateş ve alevin ruhun sembolleri olduğu ve ayrıca küre ve ışık sembolünün anlamları göz önüne alınırsa, dev bir "ateşler" topluluğu olan, gökteki ana ışık kaynağı Güneş'in bu anlama gelmesi doğaldır. Birçok tradisyonda Güneş'in çeşitli adlarla belirtildiği ve çeşitli ilahlarla kişileştirildiği görülmektedir. Örneğin Eski Mısır tradisyonlarında Güneş'i temsil eden ve Güneş'le ilişkilendirilen tek ilah Ra değildir; yerine göre Osiris, Horus, Khepri, Atum, Aton, Thot, Ra-Harakthi (Herakty), Khnum gibi ilahlar da zaman zaman Güneş'i temsil eder veya Güneş'le ilişkilendirilirler. Güneş'in farklı niteliklerle belirtilmesi veya farklı ilahlarla kişileştirilmesi sembolizmlerinde Yüksek İdare Mekanizması 'nın farklı fonksiyonları ifade edilmektedir:
Örneğin, "kaosu ışıklarıyla varlık haline çeviren Güneş" sembolizminde Mekanizma'nın kozmik oluşumlarla ilgili oluşturucu etkinliği, Güneş'in Dünyaya uzanan ve sonu el biçiminde biten ışınlarla temsilinde Mekanizma'nın yeryüzü üzerindeki sevk ve idare fonksiyonu, Güneş'in göğün gözü tarzında belirtilmesi sembolizminde yeryüzündeki hiçbir şeyin Mekanizma'nın gözünden kaçmaması, kalbe doğan ışık tarzındaki sembolizmde Mekanizma'nın sezgi yoluyla beliren etkinliği, ışınlarının hedefini şaşmaz oklar gibi hedeflerine ulaşması sembolizminde Mekanizma'nın tesirlerinin gereken etkileri yaratmada en ufak bir şaşmaya, sürçmeye uğramamaları, Güneş'in süt veren inekle ilişkilendirilmesinde Mekanizma'nın geliştirici ve yetiştirici tesirleri, şahin sembolüyle ilişkilendirilmesinde de İlâhî İrade Yasaları'nın gereklerinin insanda vicdan sesi tarzında belirmesindeki rolü simgelenmektedir.
Kimi tradisyonlarda belirtilen, Güneş'in veya dayanılmaz bir ışık tufanının varlığı yakıp kavurması sembolizminde ise, yerine göre, kimi zaman, belli bir tekamül düzeyindeki bedenli veya bedensiz bir varlığın dört boyutlu âleme veya o âlemin varlıklarına belirli bir dereceden daha fazla yaklaşmasının mümkün olmadığı simgelenmiş, kimi zaman da Mekanizma'nın, varlığa sarsıcı gelmekle birlikte, menfi tortulardan arınmayı sağlayıcı çok güçlü, çok ince vibrasyonlu yüksek tesirleri ve bu tesirlerle arındırmayı sağlaması simgelenmiştir.
Öte yandan, Maya tabletlerinde de görüldüğü gibi, birçok tradisyonda Gü­neş'ten dünyaya ulaşan ışınlar farklı farklı çizgilerle gösterilirler.
Bazı tradisyonlarda iki tür ışın tasvirine rastlanır;
a- Işınlar düz çizgilerle gösterilirler, b- Işınlar dalgalı çizgilerle gösterilirler.
Bu iki tür ışın tasvirine Naga-Maya tabletlerinde bir üçüncüsü de eklenmektedir: W. Niven'in Meksika'da bulduğu bazı tabletlerin her birinde ışınlar hem düz, hem dalgalı, hem de noktalı olarak tasvir edilmiştir. Kimilerine göre bu ışın tasvirlerinde, yeryüzüne gelen ısı ve ışığın yanısıra, "spirituel güneş" kaynaklı, algılayamamakla birlikte doğrudan ve dolaylı olarak etkisi altında kaldığımız esîrî tesirler de simgelenmektedir.
Güneş sembolünün kimi zaman Sirius çiftyıldızını temsil etmek üzere kullanıldığı görülmektedir. Tradisyonlarda kullanılan "süptil güneş", "güneşin ardındaki güneş", "asıl güneş", "çifte güneş" gibi ifadelerden yola çıkan Murry Hope gibi birçok araştırmacı, eski uygarlıkların çoğunda Güneş sembolünün Güneş Sistemimiz'deki Güneş'i değil "spirituel güneş "i ve tezahürü olan Sirius çiftyıldızını temsil ettiği görüşündedir. (Diğer yıldızlar da Güneşimiz gibi ısı ve ışık saçan birer güneştir, fakat onlara uzak oluşumuzdan dolayı ışıklarını pek sönük bir şekilde görmekteyiz.) Bu görüşte olan araştırmacılar Dogon tradisyonundaki "Güneş Sistemi'nin Sirius Sistemi ile evlenişi" sembolizmini Güneş Sistemi'nde Sirius kültürünün başlamasının ifade edilişi olarak yorumlarlar. Bu araştırmacılara göre kanatlı yıldız sembollerinin ortasındaki disk de gezegenimizin çevresinde dolandığı Güneş'i değil, Sirius çiftyıldızını temsil etmektedir. Nitekim bir Hitit kanatlı yıldız sembolünde kanatların ortasındaki yıldız çift olarak tasvir edilmiştir. Bu görüşü destekleyen bir diğer sembol 'skarabe'dh Eski Mısır tradisyonundaki skarabenin yumurtalarını, koyduğu ve itme gücüyle yuvarladığı küre, tohumlarını Sirius Sistemi'nden alan, kozmosda bir güçle yuvarlanıp giden Güneş'i, yani (gezegenleriyle birlikte) Güneş Sistemi'ni simgeler.
Kitapları M.K.Atatürk tarafından okunmuş ünlü Mu araştırmacısı James Churchward'a göre, Güneş sembolü yitik Mu kıtasında Tanrı'nın tekliğini de ifade etmekteydi. Bu amaçla Güneş Mu'nun tektanrılı dininde daire çizimiyle belirtilirdi. Mu'da tek Tanrı'dan "O" diye söz edilirdi. Churchward'a göre bu sembol onbinlerce yıl önce Mu'dan Orta Asya'daki Uygurlar'a taşınmış ve Uygurlar yoluyla Avrupa'ya dek aktarılmıştır. (Proto-Türk kültürü üzerinde çalışan kimi araştırmacılar ortası noktalı daire sembolünün Proto-Türkler'deki adının "oğ" olduğunu bildirmektedirler. Kimilerine göre Oğuz Kağan'ın adı da Oğ boyları anlamına gelmekteydi.)
( NeoSpiritüalist Yaklaşımla, Ezoterik Bilgilerin Işığında Semboller - Alparslan Salt )

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Ağlarına düşürdeklerini kolay kolay bırakmayan örümcekler: BEDENLİ ve BEDENSİZ OBSEDÖRLER/SAHTE MÜRŞİTLER


Obsesyon denilen olayda, bir insanı hükmedecek derecede etkisi altına alan veya almaya çalışan bedensiz ruha verilen ad.Bunlar spatyumdan yapmaya çalıştıklarını, enkarne oldukları takdirde bedenliyken de aynı şekilde yapmaya çalışırlar; mürşit geçinen sahtekarların bir kısmı bunlardır.
Neo-spiritüalist bilgilere göre, obsedör varlıklar, insanları etkileri altına almak için ne kadar kurnazca ve ustaca hareket ederlerse etsinler ve ne kadar akıllı, zeki ve hâkim görünürlerse görünsünler, bulundukları ‘realite’lerin dışına çıkamamış, spatyumdaysa ‘teşevvüş’ (
Obsedör varlıkların en büyük gereksinimi, kendilerini kemiren hükmetme hırslarının tatminidir. Bunlar kayıtsız şartsız kendilerine teslim olacak çömez, mürit ararlar. Bir bedenliyi ele geçiremezlerse ıstırap duyarlar. Bunlar dünyada bedenliyken de çevrelerine bazı safdil kimseler toplamış, onların hem ruhlarına hem bedenlerine istedikleri gibi tasarruf etmiş, yalan yanlış düşünce, inanış ve görüşlerini onlara aşılamış ve bu şekilde belirli bir zümre üzerinde hükmetme hırslarını tatmin etmiş varlıklardır. Kendilerine körükörüne bağlı olabilecek kimi zayıf ruhlu insanları her ortamda bulabilmişlerdir. Onlarda dünyadayken yerleşmiş hükmetme hırsı spatyumun ilk aşamasındaki teşevvüş anlarında da devam eder; yani orada da emirlerini körükörüne kabul edecek müritler arar, fakat bulamazlar. Çünkü spatyumda bütün ruhlar serbestliklerini kazanmışlardır. Ne kadar geri olurlarsa olsunlar, orada onların böyle bir varlık tarafından yanlış bir yola zorla sürüklenmelerine meydan verilmez. Bu durumda, hükmetme hırsıyla yanan bu ruhlar arzularını ancak ilişki kurabildikleri bedenlilerin (insanların) üzerinde uygulamaya çalışırlar. Avları hakkında sinsi ve kurnazca bir araştırma ve inceleme yaptıktan sonra fikirlerini avlarına kabul ettirmeye çalışırlar. Amaçlarına ulaşmak için her yola başvururlar ve çeşitli taktikler kullanırlar.
Bu taktiklerden bazıları şunlardır:
• Kendilerini güzel, iyi, faziletli, bilgin gibi göstermeye çalışma;
• Avlarının huylarına göre ifadeler kullanarak telkinlerde bulunma;
• Laf kalabalığı yaparak ve her bilim dalından yalan yanlış sözederek kendilerini bilgili ve görgülü olarak kabul ettirmeye çalışma;
• Yüksek sırlardan söz ediyormuş gibi poz yaparak, birçok mucizevi olaylar (fantom, levitasyon, doğrudan ses vb.) meydana getireceğini vaat etme;
• Bilinmeyen veya gelecekteki bazı olayları bildirerek avlarının güvenlerini kazanma;
• Sorularla sıkıştırıldığında daha sonra yanıtlayacağını söyleme gibi kaçamak yollara başvurma;
• Karşısındakileri bilgisizlikle nitelendirerek, her söylediğini rahatlıkla empoze etmeye çalışma;
• Din, tasavvuf, mistisizm ve kutsallıkla ilgili konulara yapışarak, kendilerine çeşitli payeler biçme. (Genellikle, geçmişte yaşamış ünlü insanların isimlerini kullanırlar.) >Taklit
Obsedör varlıklar, birbirlerine göre çeşitli düzeylerde bulunurlarsa da bunları iki genel grupta ele almak mümkündür:
1- Bu tür varlıklardan nisbeten yüksek düzeyde olanları insanlar için aldatıcılık bakımından daha güçlü olabilir. Bu gruptakilerden bazıları öyle ustalıkla, öyle kuvvetli bir mantıkla ve dünyasal realiteler dahilinde insan aklının yatabileceği öyle bir şekilde konuşurlar ki, sözleri aklı başında birçok insana bile bir büyü gibi etki edebilir ve o insanlar kendilerine büyük hakikatleri açıklayan yüce bir varlıkla karşı karşıya bulunduklarını sanabilirler. Bu gruptaki obsedör varlıklar, kurbanları olacak insanlar üzerinde etkili olabilmek için gerekirse vatanperver bir kahraman, gerekirse bir bilim adamı, gerekirse bir din misyoneri, gerekirse herhangi bir yüksek varlık kılığına girebilirler.
2- Bu gruptaki varlıklara çok daha sık rastlanır. Yalnız yüksek ve tanınmış kişilerin adlarını takınarak onların ağzından yalan yanlış, yarım yamalak sözler söyler, şiirler yazdırır, öğütler verir, acemice telkinlerde bulunurlar. Obsedör varlıklardan nisbeten aşağı düzeyde olanlarıdır. Bunların obsesyonlarına yakalanma tehlikesi daha azdır. Çünkü bu varlıkların çelişkilerini fazla zeki olmayan bir insan bile ortaya çıkarabilir. Ancak, bunu bile beceremeyecek kadar düşünmesi gelişmemiş ve aklı kıt bir insan sözkonusu spiritizm deneylerine tek başına girişir ve böyle bir varlığın etkisi altına girerse tehlike diğer obsesyonlardan daha büyük olur. Çünkü bu varlıkların yapacağı zararlar öncekilerde olduğu gibi yalnız moral ve fikrî olmakla kalmaz, fiziksel rahatsızlıklar ve teşevvüşler halinde kendini gösteren zararlar da meydana gelir. Derin ya da ağır obsesyon denilen hali oluşturan obsedör varlıklar bu gruptaki varlıklardır.
Obsedörlerin genel niteliklerinden bazıları şöyle özetlenebilir:
1- Bağnazlık: Bu varlıklar tümüyle dünyasal birtakım belirli, sabit inanışlara saplanıp kalmışlardır. Realitelerini değiştirmekten nefret ederler ve kanaatlerini, inanç sistemlerini sarsabilecek herhangi bir düşünceye dayanamazlar, böyle düşüncelerden ürkerler. Bu kararlı halleri ise kimi deneyimsiz insanlar üzerinde daha etkili olmalarına neden olur.
2- Sevkedicilik: Bu varlıklarda herkesi kendi yollarına sürükleme ve bu yollarda kendilerini bir lider olarak gösterme hırsı vardır. Bu amaç uğrunda öğüt, rica, maddi ve manevi çıkar vaadi, ısrar ve gerekirse tehdit gibi her yola başvururlar.
3- Hükmedicilik: En belirgin özellikler hükmetme, yönetme, emretme, kendini üstün gösterme özellikleridir.
4- Kurbanı bilgi kaynaklarından uzaklaştırıcılık: Üstteki nedenlerden ötürü bu varlıklar yapıştıkları insanı kendilerinden başka kimseyi dinlememeye, genel kültür ve bilgi edinerek uyanmasını sağlayacak kitap vb. her türlü yayından uzak tutmaya çalışırlar. Bunun için de bunların değersiz, hatta zararlı olduklarını telkin ederler. Böylece obsede kendi âlemine çekilerek, yalnız kendisine etki eden obsedör ruhtan aldıklarını mutlak hakikat olarak kabul eder ve günden güne gerileten bir bağnazlık içerisine yuvarlanır.
5- Eleştiriden kaçmak: Bu varlıklar eleştiriye dayanamazlar. Eleştiri kavramını obsedede de yok etmek isterler ve bunun için insanın akıl, muhakeme, düşünme, yaratıcı imajinasyon yeteneklerini köreltmeye ve giderek yok etmeye uğraşırlar. Kimi obsedör varlıklar bu amaca ulaşmak için “Ben seni akıl yolu ile değil, kalp yolu ile hakikatlere ulaştıracağım. Akıl yolu şeytani, kalp yolu rahmanidir” gibi fikirler telkin ederler.
6- Bilgilerinin sınırlı ve belirli oluşu: Bu varlıkların bilgilerinin çok eksik ve sınırlı olmalarına karşılık, bu küçük bilgilerine sıkı sıkıya bağlı olmalarından (yani fikirlerini bağnazlıkla savunmalarından) ötürü deneyimsiz insanlar gözünde o bilgilerinin abartılması sözkonusu olur. Eleştiri de sözkonusu olmayınca, obsedörün her saçmalaması eleştirilmemesi gereken büyük hakikatler ve hikmetler düzeyinde kabul edilir. Oysa hakikati gören, deneyimli bir kimse o varlığın bütün sözlerini biraraya toplasa, orada herkesin bulup söyleyeceği basit bir iki fikrin veya dünyada belirli formüllere saplanıp kalmış bazı tarikat talimatının yüzlerce kez tekrarından başka bir değer bulamaz.
7- Araştırmacı sorulardan kaçıcılık: Dolayısıyla insan, obsedör varlığın söylediklerinden biraz daha fazla hakikati öğrenmek ister ve söylediklerini biraz kurcalamaya kalkışırsa, derhal çok belirgin çelişkilerle, garip fikirlerle, anlamsız ve hatta tehlikeli telkinlerle karşılaşır. Obsedör varlıklar böyle sorularla karşılaştıklarında şaşırır, kızar, hatta tehditlerde bulunabilirler. Sonunda, soru sormaktan, daha ilerisini araştırmaktan men ederler.
8- Yapışkanlık: Bu varlıklar kolay kolay defedilemezler. Kapıdan kovulsalar pencereden girerler. Gideceğiz deseler de, aynı ya da başka bir kisveyle yine gelmeye çalışırlar. 
>Obsesyon, Obsesyondan Kurtulma, 
Taklit

Alparslan SALT
(KAYNAK: META ANSİKLOPEDİ,DHARMA ANSİKLOPEDİ)

Kızılderili dostlardan

Bildiklerini anlat, ama akıl vermeye kalkma;
Anlatılanları iyi dinle, ama hepsini... doğru sanma;
Sessiz kalmak bir şey bilmediğin anlamına gelmez;
Çok konuşmakta çok şey bildiğini göstermez;
Herkesi kendine eşit gör, her kim olursa olsun 
bir insanı küçümsemek akılsızlık,
Çok büyük görmekte korkaklıktır.
Cesaret akıldan gelirse cesarettir,
Bilgisizlikten gelirse cehalettir... 

10 Mayıs 2011 Salı

KRYON MESAJI

Bu canlı kanallık Gaithersburg, Maryland’de verildi

Lee Carroll kanalıyla

2 Nisan 2011

Selamlar sevgililer, ben Manyetik Hizmetten Kryon’um. Sandalyedeki İnsan Varlığın Ruh olan o enerjiyi özümsemesinin uzun sürmesi gerektiğini söyleyecek olanlar vardır. Onlar, onun bedeninin bu enerjiyi kapsamasının, Yüksek Benlik gibi önemli ölçüde olan enerjiyi birleştirmenin uzun süreceğini söylüyorlar. Ve size bunun bu yeni enerjide bu şekilde olduğunu söylüyoruz. Siz ona bakıyorsunuz.
Belirli zamanlarda ibadet ettiğinizi ve dua ettiğinizi ve belirli zamanlarda oynadığınızı söyleyen eski bir lineerlik paradigması vardır. Bu Tanrı’yı bölmelere ayırmaktır, öyle değil mi? Yüksek Benliğinizin gitmeye hazır olduğu o şeye sahip olsaydınız ne olurdu?  Onun sizolduğu böyle yüksek bir seviyede Yüksek Benliğinizi beraberinizde taşısaydınız ne olurdu? Söylediğiniz her sözcük ondan gelirdi. Bir İnsan Varlığı size her baktığında, onlar için gözlerinizde şefkat olurdu… sizinle tartışmış olanlarla, size küfredenlerle, hoşunuza gitmeyen otoritelerle. Onlara bakıp önce şefkati görebilmek, sonra duygusal olarak gerçekleşmiş olan başka her şeyi yumuşatabilmek nasıl olurdu? Ben sandalyeye oturduğum zaman, partnerime herkese karşı şefkatli olması talimatını veririm ve bu anında gelmemi sağlar. Ve işte buradayım.
Bu yerde [Gaithersburg] oturduğum zaman bir gelenek vardır, gezegende olan şeylerin bir özetini sunarım. Bu nedenle bu geleneği izleyeceğim. Size şimdi anlatacağım ve sizinle tartışacağım şeylerden bazılarını daha önce söyledim. Ancak bu daha önce yapmadığımız şekilde olayların bir özeti olacak, böylece bunları bir arada dinleyebilirsiniz. 
Sevgiden söz ediyoruz. Bizim perspektifimizden gerçekleşen olayları anlatıyoruz ve bunların neler olduğunu size hatırlatıyoruz. Ama size söyleyeceğim tüm bu şeylerde, şunu vurguluyoruz: Gezegende gerçekleşen olayların hepsi yavaşça gerçekleşti. Nesil gruplarında düşünmeye ve gözlemeye başlamalısınız, sadece yıldan yıla değil. Sevgili yaşlı ruh, bu mesajı daha iyi anlamak için bu gezegende bulunduğun birçok zamanlarda toplamış olduğun bilgeliği kullan. Zamanın geçmesi gerektiğini anlayın, çocukların ebeveynlerinin sahip olduğu aynı bilince sahip olmadan gelmeleri için. Nesilsel olan şeye bakıyorsunuz, ama bu sizin önünüzde oluyor.
Yine, bugün burada tartıştığımız her şey sevgiyle veriliyor. Verdiğim tahminler olması en çok muhtemel olan şeylere dayanacaktır, çünkü bu, gezegendeki bilincin eşzamanlılığının en kuvvetli potansiyelidir. Bilinç her gün gelişir. Çok, çok uzun süre alan bir şeyden söz etmiş olsak bile bilinç değişir. Bilinç radikal şekilde değişir, çünkü İnsancıllığın bir yansımasıdır. Olayları bazen hızlı olan bazen olmayan yönlerde sevkeder. Bu nedenle size bugün verdiğim bu şeyler yarın değişebilir. Ama sandalyede otururken, size oradaki en güçlü potansiyelleri vereceğim. Gemi hızla dönebilir ve herkesi şaşırtabilir, ama varış yerine varması hala çok uzun süre gerektiriyor.
Birçok konulardan söz ediyoruz. Ama bunu yapmadan önce, dinleyicinin farkındayım; okuyucunun farkındayım; tam şimdi sandalyede olanın farkındayım. Gelmekten hoşnut değil misiniz? Güzel olan bir mesaja sizi hazırlayan, yapmış olduğunuz en zor şeylerden biri için sizi kutlayan bu odadaki enerjiyi hissedebiliyor musunuz? Çünkü neredeyse buradaki herkes 11’in üzerinde [Kahkaha]. Bir seçiminiz vardı. Doğum Rüzgarında [Bizler gezegene gelmek üzereyken Kryon’un ismi] size bakıp “Armageddon belli belirsiz görünüyor. Bir bakın” dedik. Siz bu gezegene geldiğiniz zaman, 2011’de sandalyeye oturup güvende olmanız umudunu veren hiçbir şey yoktu. Hiçbir şey. Babalarınız ve büyükbabalarınız bu kıtada, diğer kıtalarda savaşlardan ve fetihlerden ıstırap çektiler ve insanın insana nefreti her zaman olmuş olduğu gibi büyüktü. Daha iyi olacağının hiçbir işareti yoktu. Yine de siz geldiniz, çünkü aslında şu anda gerçekleşen şeyin potansiyeli vardı.
1987’de, Armonik Kavuşum bilinci ummadığınız bir yere iteledi… sonra, her şey değişti. Ondan önce bile, şeyler değişmeye hazırlanıyordu. Ama siz doğduğunuz zaman değil. Ve yalnızca odadaki yaşlı ruhlara bakmıyorum, ayrıca onların çoğu ile konuşuyorum, çünkü onlar sizin zamanınızla daha sonra bunları kulaklarıyla işitecekler ve sizin zamanınızla daha sonra okuyacaklar. Cesur yaşlı ruhlarla konuşuyorum. Armageddon, nükleer bir savaş önünüzdeydi ve gelmeyi kabul ettiğiniz zaman siz bunu biliyordunuz. Bunu birçok kez tekrarladım. Sonra Sovyetler Birliği kendi kendine yıkıldı. Ve sonra ve daha sonra ummadığınız birçok şey oldu.
Gaia ve Eski Havadisler
İşte bugün durduğunuz yer. Önce Gaia’dan söz edelim ve eğer Gaia’dan konuşacak isek, komplo teorilerinden konuşmamız lazım. Bu nedenle bu odadaki yaşlı ruhların inanmaları gerekmeyen şeylerden konuşacağız. Gezegendeki tüm bu değişimlerin korkunç bir şeyi hazırladığını söyleyen konuşmalar var ve birçokları bundan konuştu ve hatta bazıları bunu kehanet etti ve kanallık yaptı: Dünya üç gün boyunca dönüşünü durduracak ve sonra tekrar dönmeye başlayacak. Ah, bazıları dünyanın tersine döneceğini, güneyin kuzey olacağını ve kuzeyin güney olacağını söylüyor. Ve sonra şunları söyleyen başkaları da var, “Bunlar gerçekleşmeden önce, uzaydan gelip sizi alacak olan gemiler olacak. Elbette, hepiniz için değil, bazılarınız için.”
Bunu tartışalım ve ilk ve son olarak bir kenara bırakalım. Ruhsal sorumluluk zamanı. Dilerseniz bu şeylere inanabilirsiniz, çünkü belki bunlar kanallıkla verildi ve belki o zaman size iyi göründü. Ama bu şeylerin gerçekliğinden konuşalım. İlk kehanet: Eğer dünya ters dönseydi, herkes ölürdü. Okyanuslar uzaya dökülürdü, tüm yaşam var olmaya son verirdi ve gezegen sıcak bir kaya haline gelirdi. İkinci kehanet: Dünya üç gün boyunca dönmeyi durduracak. Ekvatorda yaklaşık saatte 1,000 mil hızla yolculuk yapıyorsunuz. Her şey duruyor. Yine, eğer aniden durursa okyanuslar ve atmosfer dahil her şey uzaya uçar ve tüm yaşam sona erer. Bu arada, tekrar ne zaman dönmeye başlayacağı önemli değil, herkes gitmiştir. Bu nedenle üç günlük tekrar dönmeye başlaması tartışmalıdır. Şimdiye kadar nasıl görünüyor?
Spiritüel ayırt etmeyi kullanmaya başlarsanız ve kadim insanlar tarafından ve son zamanlardaki kanal mesajları tarafından söylenen şeyleri kullanırsanız, bu kehanetler Dünya’nın geleceği gibi görünüyor mu? Bu sandalyelerde oturmanızın veya bu mesajı dinlemenizin nedeni bu değil mi? Bu Tanrı’nın sevgisi değil mi? Bu şekilde ölmek için doğduğunuzu gerçekten düşünüyor musunuz? Size söylüyoruz, Tanrı’nın sevgisini hissetme zamanıdır.
Doktor bir şeyler biliyor ve bunu nadiren tartışıyor [dinleyiciler arasındaki Dr. Todd Ovokaitys’den bahsediyor]. Astronomlar da bunu biliyor ve bundan hiç bahsetmiyorlar. Evrende baktıkları her yerde, yaratıcı ve faydalı olan enerjinin birlikte akışı var. Astronomlar bu niteliğe zeki tasarım adını veriyorlar. İstatistiksel olarak, tüm bunları tasarlayan biri olmak zorunda diyorlar. Bu çok iyi ve her şeye rağmen çok dikkate değerdir. Gelişigüzel şans olasılığının dışındadır. Onlara sorun. Bunu kontrol edin!
Doktorun kuantum bir icadı var ve onu doğrulttuğu her yerde, şifa veriyor. Bunun gariplikleri nedir? Neden bu şekilde? Çünkü bunun kuantum enerji olması, onun her zaman iyi olduğu anlamına gelmiyor, öyle değil mi? Fizikteki kuantum enerjisi her zaman yararlı mı? Eğer yararlıysa, bu size yaratıcı enerjide kuantum olan bir şey bulunduğunu ve sizin kim olduğunuzu bildiğini söyler! Fiziğin içkin enerjisinde yaşama eğilimli olan bir zeka vardır. Bunu düşünün. O kehanetlerde, bir an için Dünya üzerindeki tüm yaradılışın birdenbire sert bir şekilde duracağını düşünür müsünüz?
Bu arada, sizi almaya gelecek olan uzay gemilerinden konuşalım. Tüm bu mitolojinin ne olduğunu görmenizin zamanıdır. Her bir kültürde tüm çağlar boyunca bu tür kurtarılma planı vardı. Ve ister üstatlar sizi kurtarmaya gelsin ve sizi oturduğunuz yerden çekip alsın, ister uzay gemileri gelip sizi alsın, bunların hepsi aynı senaryodur. Bunun ne için olduğuna bakın. Sizin iyi olmadığınızı, Dünya’nın çökeceğini ve kurtarılmak zorunda olduğunuzu söyleyen mitolojidir. Kalıbı görüyor musunuz? Bugün bu modern inanç sisteminde sizinle birliktedir ve kadim insanlarda da böyleydi. Bu tamamen İnsana dayanan bir niteliktir ve korkudan kaynaklanır. Bunun eski enerjinin mitolojisi olduğunu anlamanızın zamanıdır.
Gerçek şu ki, siz her gün kendinizi kurtarıyorsunuz, çünkü bu dünyanın bilincini değiştiriyorsunuz ve Dünya’ya barış tohumları ekiyorsunuz, böylece çocuklarınız ve çocuklarınızın çocukları bunu görebilir ve bunun bir parçası olabilir. Siz bugün bunu bilerek sandalyelerde oturuyorsunuz. Şeyleri oldukları gibi görmenin zamanıdır. Tüm bu komplo teorilerine dahil olanlarınızın hepsi için ağlıyoruz, çünkü bazılarınız yaşlı ruhlarsınız. Oh, kıyamet aramak yerine neler yapabildiğinize bakın! Durmak, gözlerinizi Yüksek Benliğinize çevirmek ve yuvasız kalan binlerce insana şefkat duymanızın zamanıdır. Bu, gezegene yardımcı olur. Gözlerinizi son aylarda ailelerini kaybetmiş olanlara çevirin! Bu, gezegene yardımcı olur. Korku hiçbir şeye yardımcı olmaz. Şefkat kuantum enerjisi yaratır. Korku karanlık yaratır.
Bugünkü İllüminati
Dahası var. Görmezden gelinen aşikar gerçekten sözedelim. Finansal güç merkezleri grubu bulunduğunu hala hisseden birçok Işıkişçisi var ve siz onlara istediğiniz adı veriyorsunuz – İllüminati en yaygın olanı – onlar görünüşe göre her şeyi kontrol ediyorlar. Bu şekilde düşünenler için, tüm finans pazarları kontrol ediliyor. Tüm hükümetler kontrol ediliyor. Seçimler kontrol ediliyor ve dünya üzerindeki tüm para kontrol ediliyor. Sizden biraz spiritüel mantık kullanmanızı isteyeceğiz. Bu tür bir organizasyon bugün bu tür güç ile hala mevcut ise ve her şeyi kontrol ediyorsa, çok kötü bir iş yapıyorlar! Çünkü paralarını kazanma şekli kaosta değil, istikrarlılıkta. 
Oh hayır, hayır, hayır. Onlar silah satarak para kazanıyorlar” diyecek olanlarınız var. Hayır, kazanmıyorlar. Normal İnsanlar bunu yapıyor. Onların paralarının çoğunu nasıl kazandıklarını biliyor musunuz? Para değiş tokuşu! Nakliye. İstikrarlı bir ekonomide orada olması gereken her şey. Eğer onlar olayları kontrol ediyorlarsa, başarısız oluyorlar! Borsada kontrol olduğu zamanı nasıl söyleyebileceğinizi biliyor musunuz? Çünkü çok fazla hareket yok. Her zaman aynı, onu kontrol edenlerin çıkarına küçük ayarlamalar var. Biraz yükseliyor ve biraz düşüyor, aynen babanızın ve onun babasının günlerindeki gibi. Ve borsa çöktüğü zaman, büyük çökme oluyor. Sonra çok, çok yavaşça sürünerek yükselir. Bu, kontrol edilen pazarın semboliğidir, dengesini yitirir ve kontrolü devam ettiremez, bu nedenle çöker. Bu gerçekleştiğinde, istikrarlı bir ekonomi vardır ve arzulanan salınımı yaratmak için çok fazla para çok kademeli şekilde kasıtlı olarak sokulur ve çekilir. Ama asla çok fazla, asla çok az değildir – onu sabit tutmak için. Şimdi, borsanızın son zamanlarda nerede olduğunun eğrisini neden çizmiyorsunuz? Sonra eğrilere göz atın. Herhangi biri onu kontrol ediyor gibi görünüyor mu? Yüz puan burada, yüz puan orada ve ne olacağını kimse bilmiyor, çünkü artık kontrol edilmiyor. Bu şeyler için spiritüel mantık kullanmaya başlamalı ve gerçeği görmelisiniz.
İllüminati’nin başına gelen en kötü şeylerden biri Avrupa Birliği idi, çünkü bu fikir para değişimcilerini uzaklaştırdı! Sonraki nesilde bunu Güney Amerika’da yapmaya hazırlar. İzliyorsunuz, çünkü onlar şimdi bunu düşünüyorlar.
İnsan Doğası Değişiyor
İnsan doğasında olup biten yeni bir kavram, bir değişim var. Bundan daha önce bahsettik. Kaçınız Avrupa tarihini incelediniz? Ve okulda, zihninizi hatırlamak zorunda olduğunuz tüm o tarihlerle doldurdunuz mu? Kim kimi ne zaman fethetti? Tekrar ve tekrar ve tekrar, her bir ülke diğer bir ülkeyi fethetme sırasına sahipti. Sınırlar sürekli olarak değişti. İstediğiniz kadar geriye gidin, İnsanların yaptığı budur. Onlar ayrılır, toplanır ve fetheder. Ama 50 yıl kadar önce, tüm bunlar durdu.
Bunu daha önce söyledik. Elli yıl önce, II nci Dünya Savaşının sonunda bir tohum, bir fikir ekildi. “Bu Avrupa ülkelerini bir araya getirelim” dediler. “Sınırları da kaldıralım, en sonunda onlara tek bir para birimi verelim.” Bunu yapın, bir daha asla savaş olmaz dediler, çünkü ortak ekonomik kaynakları olan ülkeler savaşa girmez! Ve gerçekleşen tam olarak buydu. İşle yaradı mı? Oldukça yeni, ama onların paraları sizin paranızın gücünü ele geçirmek için gözdağı veriyor, fark ettiniz mi? Sizinkinden daha değerli. Onun işe yaraması ve dengelenmesi için mücadele edecekler. Ama sonra yine, sizler aynısını ABD’de yapıyorsunuz, her zaman birliğe ince ayar.
Güney Amerika tam şimdi aynı şeyi düşünüyor. Brezilya’da tohumlar ekilmekte. Bir nesil içinde, sınırlar kalkacak ve tek bir para birimi olacak. Bunu yapabilirler mi? Belki daha uzun sürecek. Neden bunu yapsınlar? Çünkü Avrupa Birliğinin dünyadaki en güçlü para birimine sahip olduğunu görüyorlar. Bunu daha önce söyledik. İşte bir öngörü: Belki sizin zamanınızda değil, ama dünyada sadece beş adet para biriminin olacağı bir gün gelecek, çünkü kıtalar birleşmenin barış ve bereket yarattığını anlamaya başlayacak. Ayrılık kaos yaratır. Ne kavram.
İklim
İklimden söz edelim. Daha önce söylediklerimizi tekrarlayalım. Su döngüsü soğuma döngüsüdür, ısınma döngüsü değil. Daha ciddi kışlarınız ve fırtınalarınız olacak. Daha da soğuk olacak. Ama soğumadan önce ısınır. Bu döngüdür ve her zaman bu döngü vardı. Bunu ağaçların halkalarında ve buzulların çekirdeklerinde görebilirsiniz. Bilim adamlarının kendi amaçları için politik olarak sizi kandırmalarına izin vermeyin. Bu olayları oldukları gibi görmeye başlayın. Bu, dört adet Dünya hizalanması özelliğine dayanan tekrarlanan bir döngüdür, buna yalpalama (presesyon) da dahildir. Siz bu döngü içindesiniz. Hazırlanın. 
Bunun başlangıçları şu andan itibaren en azından 2012’nin sonuna dek sizinle birlikte olacak, 36 – yıllık pencere ve bunun çalıştığını izleyebilirsiniz. Gerçekleşen ilk şey, kutuplardaki buzulların erimesidir, ama tamamıyla değil. Bu daha önce de böyle oldu. Suyun kutuplardan dünyanın okyanuslarına yeniden dağıtılması gerçekleşirken, ağırlık kabuğa yeniden dağıtılır ve bu depremler yaratır. Ve en güçlü olacak olan depremler kutuplara en yakın olanlardır.  Bunu size bir süre önce söyledik. Aniden daha önce hiç sahip olmadığınız en güçlü depremlerin bazılarına sahip olmanız bir gizem değildir. Sadece bu değil, soğuyan okyanus daha büyük fırtınalar yaratır.
Komplo teoricileri tüm bunlarla ne yapacak? “Görüyor musunuz? Hükmümüz verildi. İşte geliyor” diyorlar. “İşte geliyor! Son burada!” Yirmi iki yıl önce, size bugün gerçekleşen şeylerin bilgisini verdik. Size iklimden bahsettik. Buna hazırlanmanızı söyledik, ama su döngüsünün neden gerekli olduğunu hala anlatmadık. Bunu ima ettik, çünkü bu çok tartışmalıdır ve tam burada ve tam şimdi birçok okuyucuyu kaybedeceğiz. İşte öngörü: Bilim adamları kahkahalar atacaklar ve biyologlar kafalarını kaşıyacaklar.
Yaşam Döngüsünün Yenilenmesi
Gezegenin sularının sıcaklığını değiştirdiğiniz zaman, bu okyanusun yaşam döngüsünü değiştirir ve en sonunda kendisini yeniler. Gezegenin yaşam döngüsü zamanla kendi yaşam yeteneğinin sınırlarına sahiptir. Yaşamın temel döngüsünün yenilenmesi gerekir ve su döngüsünün yaptığı şey budur. Son zamanlarda çok fazla balık gördüğünüz yerler var mı? Evet. Kuzeyde milyonlarca somon balığı. Bunun Alaska’da olması garip değil mi? Alaska su sıcaklığının ilk hissedildiği kutuplara çok yakındır. Oh, yine uzmanlar nedenin bu olmadığını size söyleyeceklerdir. Bu balık üretme çiftlikleri ve nehirler ile ilgilidir. Ama hiç kimse bunu tahmin etmedi, öyle değil mi? Bilim size nedenler sunmakta hızlı, ama önceden mantık vermekte yavaş. Onlar her zaman şaşırmış görünüyorlar.
Daha önce söylemediğimiz şeyleri söylüyoruz. Yine, bunu izleyin, su sıcaklığının değişmesi nedeniyle gezegenin okyanuslarının yaşam döngüsünde değişimi izleyin. Biyologlar her şeyin nasıl çalıştığı paradigmasını yeniden tasarlamaya başlamak zorunda kalacaklar, bunlara resifler, okyanus tabanı ve planktonların nasıl hayatta kaldığı ve ürediği dahildir. Dinleyin, bu, yaşam döngüsünün tazelendiği ilk kez değildir! Ama yine, bunun tamamlanması insanlığın nesillerini gerektirebilir. Süreçte, türleri tekrar kaybedebilirsiniz. Bu normaldir. Gaia yavaştır ve İnsanlar sabırsızdır. Ders kitaplarınız bir gün, naif insanlığın 2011’de her şeyde doğal döngü yerine iklim değişikliklerini nasıl suçladığını anlatabilir. Şimdi neden bir su döngüsü olduğunu biliyorsunuz.
Bu size Gaia hakkında ne anlatıyor? Gaia balıkla dolu okyanuslarda yenilenen yaşam döngüsüne başlıyor. Bu size, çatlaklarda sevgi ve dünyada yaşayan İnsanlığa özen gösterme olduğunu anlatır. Burada olmanızın bir nedeni vardır. Burada bir plan vardır ve hayırsever bir Evren ve zeki tasarımla kuantum enerjisi vardır. Tüm bunlar sizin için oradadır, değerli, kutsal İnsan Varlığı.
Yeni Bilinç
Son 50 yılda gezegene tarihsel olarak bakın, insanlığın kademeli iyileşmesini göreceksiniz – bir araya gelme, ayrılma değil. Sovyetler Birliğinin çöküşünden sonra, bu tür bilincin çoğu gerçekleşmeye başladı, Orta Doğu haricinde. Yirmi iki yıl önce, size “Museviler nasıl giderse, dünya da öyle gider” demiştim. Gelecekte bir noktada Orta Doğu’da radikal bir değişim olmak zorunda olduğunu biliyorsunuz, öyle değil mi? Doğdukları zaman çocuklarınıza belirli bir insan türünden nefret etmeyi öğretip, sonra kendi kültürlerinde tolerans bekleyemezsiniz. Binlerce yıldır, doğumlarında birbirlerinden nefret etmeyi öğreniyorlar. Ancak, aniden yeni türde bir çocuk doğuyor, daha az lineer bir çocuk ve daha fazla kavramsal. Bu, o türde bilgisel talimatları almayan ve alıştıkları şekilde davranmayan bir çocuk. Bunun yerine, “Neden?” diye soruyorlar. Bunun yerine, etraflarına bakıyorlar ve bunu yaratan karanlığı görüyorlar.
Mısır’da olanlara bakmanızı istiyorum. Gezegende gelişmekte olan yeni türde bir sosyalleşme paradigması var ve genç insanlar bunu biliyorlar. Bu çoğunlukla 35 yaşın altında olanlardan geliyor. Birçok yaşlı yetişkin bunu anlamıyor, çünkü onlara göre bu çılgınlık gibi görünüyor. Çocukların İnternette çok fazla zaman harcadıklarını söylüyorlar. Facebook denen bu şey de nedir? On yıl öncesine geri gidin ve size söylediğimiz şeyleri dinleyin. “Herkes herkesle konuşabildiği zaman, komplo teorileri olamaz” demiştim. Bunu hatırlıyor musunuz? Pekala, işte burada!
KRYON
(Çeviri: Saffet Güler)

NASA DESTANSI UZAY - ZAMAN DENEYİNİN SONUÇLARINI DUYURDU

4 Mayıs 2011: Einstein haklıydı. Dünya’nın etrafında bir uzay – zaman vorteksi var ve onun şekli Einstein’ın yerçekimi teorisinin öngörülerine kesinlikle uyuyor.
Araştırmacılar bugün NASA genel merkezindeki basın konferansında bu noktaları onayladılar, Yerçekimi Sondası B (GP – B) nin uzun zamandır beklenen sonuçlarını duyurdular.
Yerçekimi Sondası B misyonunun baş araştırmacısı Stanford Üniversitesinden fizikçi Francis Everitt “Genel göreliliğin öngördüğü gibi Dünya’nın etrafındaki uzay – zamanın bozulduğu görünüyor” diyor.
Dünyanın etrafındaki bükülmüş uzay - zaman
Washington Üniversitesinden Clifford Will “Bu destansı bir sonuç” diye ekliyor. Einstein’ın teorilerinde bir uzman olan Will, Yerçekimi Sondası B’nin sonuçlarını izlemek ve gözden geçirmek için 1998’de NASA tarafından kurulan Ulusal Araştırma Konseyinin bağımsız panelini yönetiyor. “Bir gün bu ders kitaplarına fizik tarihindeki klasik deneylerden biri olarak yazılacaktır” diyor.
Einstein’ın görelilik teorilerine göre zaman ve uzay birlikte örülmüştür, “uzay – zaman” adı verilen dört boyutlu bir doku oluştururlar. Dünyanın kütlesi bu dokuyu çukurlaştırır, aynen ağır bir insanın tramplenin ortasına oturması gibi. Einstein yerçekiminin sadece çukurun kıvrımlı çizgilerini izleyen nesnelerin hareketi olduğunu söylüyor.
Eğer Dünya sabit olsaydı, bu hikayenin sonu olurdu. Ama Dünya sabit değil. Gezegenimiz döner ve dönüş çukuru hafifçe büker, çukuru 4 boyutlu bir girdaba çeker. GP-B 2004’te bunu kontrol etmek için uzaya gitti.
Deneyin arkasındaki fikir basittir:
Dünyanın etrafındaki yörüngeye dönen bir jiroskop konulur, dönüş ekseni sabit referans noktası olarak uzak bir yıldıza doğru işaret eder. Dışsal kuvvetlerden özgür olarak, jiroskobun ekseni her zaman yıldızı göstermeye devam etmelidir. Ama eğer uzay bükülüyorsa, jiroskobun ekseninin yönü zamanla sürüklenmelidir. Yıldızla ilişkili olan yöndeki bu değişim kaydedilerek uzay – zamanın bükülmeleri ölçülebilir.
Pratikte, deney muazzam zordur.
GP – B’deki dört adet jiroskop insanlar tarafından şimdiye dek yapılan en mükemmel kürelerdir. Bu pin pon topu büyüklüğündeki erimiş kuvars ve silikondan yapılmış olan topların çapı 3,75 santimdir ve mükemmel küre şeklinden 40 atomik katmadan daha fazla asla değişmezler. Eğer jiroskopler bu kadar küre olmasalardı, dönüş eksenleri göreliliğin etkileri olmadan bile yalpalardı.
Hesaplamalara göre, Dünya’nın etrafındaki bükülmüş uzay – zaman, jiroskopların eksenlerinin yılda yalnızca 0.041 arcsaniye dürüklenmesine neden olmalıdır. Bir arcsaniye bir derecenin 1/3600’udur. Bu açıyı makul bir şekilde iyi ölçmek için, GP – B’nin 0.0005 arcsaniyelik kesinliği fantastik kesinliğe ihtiyacı vardı. Bu, bir parça kağıdın kalınlığını 100 mil uzaktan ölçmeye benzer.
Will “GP – B araştırmacıları bunu mümkün kılmak için tamamıyla yeni teknolojiler icat etmek zorundaydı” diye ekliyor.
Onlar, jiroskopları bozmadan Dünya’nın atmosferinin dış katmanlarına hafifçe sürtebilen “sürüklenmesiz” bir uydu geliştirdiler. Dünya’nın manyetik alanının uzay aracına nüfuz etmesini nasıl önleyeceklerini çözdüler. Ve jirometrenin dönüşünü, jirometreye dokunmadan ölçen bir cihaz yarattılar. Bu teknolojiler ile ilgili daha fazla bilgi Science@NASA story’de bulunabilir”
Deneyin başarılması olağanüstü zordu. Ama bir yıl veri toplama ve yaklaşık beş yıl analizden sonra, GP – B bilim adamlarının bunu başardığı görülüyor.
Everitt “6.600 artı veya eksi 0.017 arcsaniyelik jeodezik presesyon ölçtük ve 0.039 artı veya eksi 0.007 arcsaniye çerçeve sürüklenme etkisi ölçtük” diyor.
Görelilikte uzman olmayan okuyucular için: Jeodezik presesyon, Dünya’nın statik kütlesinin neden olduğun yalpalama miktarıdır (uzayzamandaki çukur) ve çerçeve sürüklenme etkisi Dünya’nın dönüşünün neden olduğu yalpalama miktarıdır (uzayzamandaki bükülme). Her iki değer Einstein’ın öngörülerine kesin uyumlu.
Will, “Başkanlık yaptığım komitenin fikrine göre, bu çaba gerçekten kahramanca. Yenilgiye uğramış olabilirdik” dedi.
Yerçekimi Sondası B’nin sonuçları fizikçilere, Einstein’ın teorisinin garip öngörülerinin aslında doğu olduğunun yenilenmiş güvenini veriyor ve bu öngörüler başka yerlere de uygulanabilir. Dünya’nın etrafındaki uzay - zaman vorteksinin tipi, kozmosta başka yerlerde kopyalanmış ve büyütülmüş olabilir – muazzam nötron yıldızların, kara deliklerin ve aktif galaktik çekirdeğin etrafında.
Will “Eğer bir jiroskubu bir kara deliğin etrafındaki uzay – zamanda döndürmeye çalışsaydınız, yalnızca bir derece kesriyle yalpalamazdı, çılgınca yalpalardı ve muhtemelen ters dönerdi” diyor.
İkili kara delik sistemlerinde – yani, bir kara deliğin diğer bir kara deliğin etrafında döndüğü sistemler – kara deliklerin kendileri döner ve bu nedenle jiroskoplar gibi davranır. Yörüngede dönen, kendi etrafında dönen, yalpalayan, ters dönen kara delikler sistemini hayal edin! Bu, genel göreliliğin öngördüğü türden şeylerdir ve GP – B bize bunun gerçekten doğru olabileceğini söylüyor.
GP – B’nin bilimsel mirası genel görelilik ile sınırlı değil. Proje ayrıca yüzlerce genç bilim adamının yaşamlarına dokunuyor:
“Bu üniversiteye dayalı olduğu için, birçok öğrenci projede çalışabilir” diyor Everitt. Stanford’daki 86 dan fazla PhD tezi ve diğer Üniversitelerdeki 14 tane daha tez GP – B üzerinde çalışan öğrencilere verildi. Yüzlerce lisans öğrencisi ve 55 lise öğrencisi de katıldı, bunlara astronot Sally Ride ve en son Nobel ödülü kazanan Eric Cornell de dahildir”
NASA 1963 sonbaharında Yerçekimi Sondası B’nin başlaması için fon sağladı. Bu, Everitt ve bazı iş arkadaşlarının 47 yıldan fazla bir süredir planlama yaptıkları, inşa ettikleri, operasyon yaptıkları ve deneyin verilerini analiz ettikleri anlamına geliyor – gerçekten destansı bir çaba.
Bundan sonra ne var?
Everitt kendisinin tez danışmanı ve Nobel ödülü sahibi Patrick M.S. Blackett’nin tavsiyesini hatırlıyor: “Eğer fiziğin sonra ne yapabileceğini düşünemiyorsan, bazı yeni teknolojiler icat et ve bu yeni fiziğe götürecektir.”
Everitt, “Yerçekimi Sondası B için 13 yeni teknoloji icat ettik. Bunun bizi nereye götüreceğini kim bilebilir ki?” diyor.

(Çeviri: Saffet Güler)

Rus Şehri Üzerinde 'Uzay - Zaman Vorteksindeki' Parçalanma Bilim Adamlarını Şok Etti

10 Mayıs 2011
By: Sorcha Faal
Rus bilim adamları Federal Uzay Ajansı (FKA/RKA) tarafından hazırlanan raporu inceledikten sonra şok oldular. Bu rapor Dünyamızın “uzay – zaman vorteksinin dokusunun” bu geçen hafta Rusya’nın Ural Dağlarındaki en büyük şehriYekaterinburg üzerinde (ayrıca Ekaterinburg olarak bilinir)parçalandığını söylüyor.
Dünya gezegenimizin etrafındaki uzay – zaman vorteksinin varlığı ilk kez Genel Görelilik teorisini geliştiren Almanya doğumlu teorik fizikçi Albert Einstein (1879-1955) tarafından öne sürüldü ve son zamanlarda tarihte ilk kez NASA’nın Yerçekimi Sondası B adlı en uzun işletilen projesinde çalışan ABD uzay bilim adamları tarafından onaylandı. 
Bu olaya tanık olup fotoğraflarını ve videolarını çeken binlerce Yekaterinburg sakini, Dünyamızın uzay – zaman vorteksindeki bu muazzam yarığa tanık oldu.
Dünyamızın uzay – zaman vorteksindeki bu yarığın şok edici görsel resimleri Batı’ya ulaştığında, onların propaganda medya organları, bu olaya yörüngeye fırlatılan Rus Soyuz roket askeri iletişim uydusunun neden olduğunu ifade ederek hızlı bir dezenformasyon moduna girdiler.
Bu Batılı medya propagandasının sözünü edemediği şey, Yekaterinburg’taki olaylardan saatlerce önce kuzey Rusya’daki Plesetsk Cosmodrome’dan Meridian 4 Uydusu fırlatılmış olsa da, bu Arctic uzay sitesinin Urallara mesafesi 2,500 kilometredir, herhangi birinin onu görebilmesi saçmalığın ötesindedir.
Dünyamızın uzay – zaman vorteksindeki bu yarığın nedeni olarak, Rus bilim adamları Elenin Kuyruklu yıldızını gösteriyorlar, Elenin Kuyruklu yıldızı 10 Aralık 201’da Rus astronom Leonid Elenin tarafından keşfedildi. Leonid Elenin dört adet mükemmel şekilde hizalanmış “nesne”yi izliyordu (soldaki resim). Çinli bilim adamları bunların “uzay gemileri” olabileceği uyarısını yaptılar.
Önceki “Tapınak Şövalyeleri ‘Son’ Dünya Savaşı İçin ABD – İran’ı Birleştirmeye Hazırlanıyor” raporumuzda, Elenin Kuyruklu Yıldızı ve ona eşlik eden 2010 SO16 and 2005 YU55 ile ilgili sayısız linki sıraladık, bunların hepsi Dünyamıza yaklaşıyor.
Bu muazzam uzay – zaman bozulmalarının ilk gözlemlerinden bu yana [Bakınız 19 Ocak raporumuz: Süperfırtınalar Gezegeni Çarparken Grönland Gündoğumu Dünyayı Şok Ediyor] Süperfırtınalar Dünyada yıkıcı hasarlara neden oluyor, öyle ki ABD Devlet Bakanı Hillary Clinton geçen hafta dünyamızın kendisini besleme yeteneğinin “büyük tehlike altında” olduğu uyarısını yaptı.
10 Aralık 2010 “ Gizemli Nesne Dünya’ya Yaklaşırken Muazzam Deprem Korkusu Artıyor” raporumuzda belirttiğimiz gibi, Rus bilim adamlarının en büyük korkuları 11 Mart 2011’de gerçekleşti, tarihteki en büyük depremlerden biri Japonya’yı vurdu.
Bakınız:
Dünya’nın üst düzey sismik bilim adamlarından biri olan Cornell Üniversitesinden Dr. Mensur Omerbashich, PhD, Elenin Kuyruklu Yıldızının daha da büyük felaketsel olaylara neden olma olasılığının bulunduğu uyarısını yaptı. “~M6+ depremselliğinin nedeni olarak “Astronomik hizalanma” raporunda şunları okuyabiliriz:
Burada, depremselliğe neden olan Dünya kütlesel rezonansının büyütülmesinin gelgitsel olarak başladığı jeorezonatör kavramımı deneysel olarak gösteriyorum. Bu amaçla, 2010 yılının tüm kuvvetli (~M6+) depremlerinin, Dünya’nın güneş sistemimiz içinde uzun (t>3 gün) astronomik hizalanmaları sırasında gerçekleştiğini gösteriyorum. Sonra bunun 2000’li yılların tüm çok kuvvetli depremleri (~M8+) için de doğru olduğunu gösteriyorum. Son olarak, geçmiş yüzyılın en kuvvetli depremleri (M8.6+) Dünya’nın çoklu uzun hizalanmaları sırasında gerçekleştiği gösteriliyor, oysa ki en kuvvetli (M9+) olanların yarısı Dolunay sırasında gerçekleşti. C/2010 X1 (Elenin) kuyruklu yıldızını kullandım, çünkü 2007’den bu yana en kuvvetli depremsellik açısından sağlamlığa katkıda bulunmaktaydı. Elenin, Ağustos – Ekim 2011’e kadar Dünyanın çok kuvvetli depremselliğini şiddetlendirmeye devam edecek. Keşiflerime dayanan depremlerin yaklaşık tahmini uygulanabilirdir. Bu gösteri hiperrezonatör kavramımı kanıtlıyor”
Şimdiki zamanlarımızı çevreleyen başa çıkılmaz doğal felaketler nedeniyle çok fazla korku olsa da, Oxford Üniversitesi Felsefe Bölümünden Nick Bostrom’a göre belki de bir teselli nedeni vardır. Ona göre deneyimlediğimiz her şey bir bilgisayar simülasyonundan başka bir şey olmayabilir.
Bostrom “Bir Bilgisayar Simülasyonunda mı Yaşıyorsunuz?” başlıklı teorik raporunda şunları söylüyor:
“Bu çalışma aşağıdaki önermelerden en az birinin doğru olduğunu savunur: (1) insan türleri muhtemelen “insan sonrası” aşamaya erişmeden önce, nesli yok olacak; (2) herhangi bir insan sonrası uygarlığının, kendi evrimsel tarihlerinin dikkate değer sayıda simülasyonlarını çalıştırmaları olası değildir (veya varyasyonlarını); (3) bir bilgisayar simülasyonunda yaşıyoruz. Bu bir gün ata – simülasyonlarını çalıştıran insan sonrası olacağımızın önemli şansı bulunduğu inancının hatalı olduğunu izler, şu sıralarda simülasyon içinde yaşıyor olmadıkça. Bu sonucun diğer birkaç çıkarımı da tartışıldı” (Tüm raporu buradan okuyun)
© May 10, 2011 EU and US all rights reserved. WhatDoesItMean.Com.daki orijinal kaynağı belirtildiği sürece bu rapor tüm içeriğiyle kullanılabilir.
(Çeviri: Saffet Güler)